Aigai ilgi bekliyor
Manisa ili sınırlarında yer alan Aigai, antik dönemde Aspordene, günümüzde Yunt Dağı olarak isimlendirilen dağ silsilesindeki Gün Dağı üzerinde kurulmuştur. Yunt Dağı idari açıdan Manisa ve İzmir il sınırları içinde yer almaktadır.
Eskiçağda Lydia bölgesinin Aiolis ve Mysia bölgeleri ile olan sınırını Yunt Dağı oluşturmaktaydı. Yunt Dağı üzerinde kurulmuş olan en önemli antik merkez Aigai antik kentidir. Günümüze kadar elde edilen arkeolojik veriler ve sınır taşları, özellikle Hellenistik Dönemde, Yunt Dağı’nın önemli bir bölümünün Aigai kontrolünde olduğunu göstermektedir. W.M. Ramsay 1890 yılında yayınladığı kitabında, Aigai sınırlarının oldukça geniş olduğundan söz etmektedir.
Yunt Dağı’nın önemli bir bölümünün de içinde yer aldığı Aiolis bölgesi Batı Anadolu kıyılarında, kabaca Gediz (Hermos) vadisi ile Bakırçay (Kaystros) arasında kalan bölgeyi ve Midilli (Lesbos) adasını içine alır. Aiolis bölgesinde yaşayan ve Hellencenin farklı bir lehçesini konuşan Aioller bölgeye, Yunanistan’ın kuzeyinden gelip yerleşmişlerdir. Boiotia ve Thesselia bölgelerinden gelip Anadolu’ya yerleşen bu göçmenler, geleneğe göre Batı Anadolu kıyılarına MÖ 11. yüzyılın ikinci yarısında gelmişlerdir
Bu açıklamalar Aigai Antik Kenti kazılarını sürdürmekte olan Aigai Antik Kenti Tarihçesi || Aigai Kazısı Resmi Web Sitesi’nde yer alıyor.
Mekanı Araştırmacı – Yazar Naci Yengin ve Saruhanlı eski Milli Eğitim Müdürü Mehmet Işık ile gezdik.
Aldığım bilgiler ve bende oluşan kanaate göre Aigai kentinin sakinleri yurtlarını terketmek zorunda kalmış bir kavim. Özellikle Midilli adası ve Yunanistanı terketmek ve Anadoluya göçetmek zorunda kalmış bir topluluk… Zaten Ege bölgesinde “Denizden gelme” bir çok aile olduğu biliniyor.
Kenti Yund Dağının üstüne kurmaları da işgal ve saldırılardan biraz da olsa kurtulmak adına bunu yapmış olabilirler diye beni düşündürdü.
Tarihçi- Yazar Mustafa Uçar Lidyalıların Persler tarafından yokedilmesinin altında “Lidyalıların gelişim için yaptıkları ulaşım yollarının felaketlerine sebeb olduğunu” söyler.
Birbirinden etkilenmiş Lidyalılara göre; Aigai kenti sakinlerinin dağlık alanda olmasının katkısı onları Pers saldırılarından korumuş olabilir. Deniz kenarı yerine dağlık bölgeye yerleşmelerinin bir sebebi de sahili gözetleyebiliyor olması ihtimaller arasında…
Bölgeyi gezince bende oluşan kanaatleri sıralayayım
- Aigai’ler çağlarına göre çok gelişmiş bir millet. İşledikleri taşlar her biri bir sanat eseri.
- 150 kişilik bir meclise sahipler. Bu bir anlamda demokrasininin ilk filizlerinin görüldüğünü söyleyebiliriz. Her ne kadar krala danışmanlık yapacak bir meclis kurmuş olsalar da çok sesliği başlatmışlar.
- Çalışkanmışlar. Pazar yerinden şehrin her tarafına çok özel binalar yapmışlar. Agora, Tiyatro binası, Meclis binası gerçekten taş işlemeciliği adına enteresan örnekler
- Kentliler şehri dağın üstüne kurmak ve çevresini kale duvarlarıyla çevirmekle güvenlik sorununu çözmüşler. Yerleştikleri yer kolay kolay saldırı düzenlenebilecek bir coğrafya değil.
- Lidyalılar ve diğer göçebe kavimler gibi barışçıl yaşamışlar. Bir süre hristiyanlığın etkisine de girmişler. Ne varki yerleri ve yurtlarını terketmeleri saldırı sonucu değil büyük bir depremle olmuş
Yapılması gerekenler
*Öncelikle Manisa şehir merkeinden itibaren tabelalara giren Aigai Antik kentinin yolunun bir an önce yapılması gerekir.
*Kentin rahatça gezilebilmesi için belki bazı bölgeleri es geçerek bir gezi güzergahı oluşturulmalı.
*Daha çok bilgi veren tabela ve benzeri elementlerden istifade edilmeli.
* Yapılacak bir kısa film ile Aigai Antik Kenti tanıtılmalı ve gelenler önce bu bilgilendirme ile karşılanmalı.
*Kazı bölgeleri halkın gezi güzergahının dışına çıkarılmalı.
Manisa için çok değerli olduğuna inandığım bölgeye bir süre önce yeni vali ziyaret etmiş. Etkisi çok olmamış ki yollarda yapılan asfaltlar bile üstünkörü…
Son sözüm şu;
Böyle bir antik kente sahip olan Manisa burayı daha ziyaret edilebilir hale getirmeli. Bu şehir Efes’ten geri kalır bir tarihi eser değil.