. . . . . GAZETECİ – YAZAR

Monthly archive

Mart 2017

Anne ve baba’ya saygı

Yazılar içinde tarafından yazıldı

Anne baba hukuku diğer hukukların önünde muhasebe edilecek, rabbimiz tarafından hesabı sorulacak olandır.

Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de

Rabbın hüküm verdi ki: On’dan başkasına sakın tapmayın; ana-babanıza karşı iyi davranın. Eğer ana-babadan biri, ya da ikisi yanında ihtiyarlarsa sakın onlara “of!.. Bıktım usandım” deme; -onlara sözün tatlısını, ve gönül alıcısını söyle. Onlara acıyarak alçsak gönüllülük kanadını (yerlere kadar) indir ve “Yarab, önler beni çocukken nasıl büyüttüler ise sen de kendileni öylece esirge” Rabbımız, içinizden geçenleri en iyi bilendir. Eğer siz iyi olur­sanız şüphesiz ki, Allah kendine yönelenleri (ve bol bol tövbe edenleri) affedicidir.”

Buyurmaktadır.

Dikkat buyurulursa Allaha ve resülüne itaat ile Anne babaya ihsan etmeyi ayni emir kipi içinde kaydetmekte, önemini bizlere anlatmaktadır.

Resulü zişan efendimiz buyurdu ki;

İyilik yaparak anne ve babasını memnun eden kimse, Allah’ı memnun etmiş olur. Anne ve babasını daraltan kimse, Allah’ı darıltmış olur.”

Yine

Anne ve baba hakkında Allah’ın emirlerine itaat edip onları memnun etmeye çalışan kimse için cennette iki kapı, birini memnun eden kimse için ise bir kapı açılır.”

Resulullah Uhud savaşı hazırlıkları sırasında savaşa katılmak steyen bir sahabeye kimin kimsen var mı? dedikten sonra, sadece bakıma muhtaç bir anam var. cevabını alınca

Sen git annenin hizmetlerini gör. Senin için cihad annene hizmet etmektir” buyurur ve onu savaşa gidecek sahabenin sınıfına dahil etmez.

Ana babaya itaat etmek, cihada katılmak kadar sevaptır.” buyurarak gelecek nesillere örnek bir davranış gösterir.

Anne babaya karşı kişi nasıl davranırsa çocuklarından aynı muameleyi görür. Annesine hal hatır sormayanın gelecekte hatırı sorulmayacaktır.

Bu mealde Resülüllahın hadisi şerifi şudur.

Anne ve babanıza itaat ediniz ki, çocuklarınızda size itaat et­sin. Başka kadınlara karşı namuslu olunuz ki, karınız da size karşı namus­lu olsun.”

Bütün bunları neden gündeme taşıdığımı sormayın.

Gördüm ki toplumumuzda aile kurumu ve anne babaya itaat konusunda çok geri kalmışız.

Çevremde onca zelili insanlar gördüm ki; anne babasına “Nasılsın” diyemeyecek kadar aciz ve merhamet fakiridirler.

Sadece Allahın emirleri ve peygamberimizin bu konudaki hadislerini aktararak uyarma görevimi yapmış olmayı umuyorum.

Anne babanız veya ikisinden birisi yanınızda kocarsa ona Öff bile demeyin” ayeti celilesini, rabbimizin emrini sizlere tekrar hatırlatıyor, sizi rabbime emanet ediyorum.

Kamil insan yetiştirmek

Yazılar içinde tarafından yazıldı

 

Toplum içinde, özellikle anne baba olarak görevimiz Kamil insan yetiştirmek.

Kamil insan yani iyiliği kötülüğü bilen, acıyı tatmış, yokluğu öğrenmiş ve olgunlaşmış kişi.

Toplum olarak bu sorumluluğumuz.

Ancak;

Özellikle anne babalar çocuklarını iyi yetiştireceğim derken elini sıcaktan soğuk suya sokmayan, kendisi yemeyip ona yediren “Ben yokluk gördüm o görmesin” diyerek çırpınan veliler aslında o çocuğa kötülük ediyorlar. Bu minvalde yetişen çocuk bir zorlukla karşılaşınca savunma aparatları gelişmediği, zorluklara göğüs germeyi, gerekirse acı çekmeyi bilmediği, görmediği bir hal içine girince apışıp kalıyor.

Çocuk aç kalırsa aç’ın halini anlar.

Çocuğu aç bırakın demiyorum.

Açlığı öğretin.

Hayata karşı direnmeyi öğretin.

Zorluklara desteksiz direnirse başetmeyi öğrenir.

Tay tay durdu diye sevindiğimiz çocuğun ayakta tek başına desteksiz durması konusunda ayni hassasiyeti göstermiyoruz.

Daha sonra da bu çocuk hayatta başarısız olunca dövünüyoruz.

Problem çocuğu hayata hazırlamakta…

Çocuklarımıza önce ayakta durmayı sonra da iyi insan olmayı öğretmeliyiz.

Başkasının hukukuna saygılı,hakettiğinden fazlasına el uzatmayan, Allah korkusu kalbine yerleşmiş topluma faydalı bireyler yetiştirmemiz. gerekir.

Peygamber efendimiz

“İnsanların en hayırlısı insanlığa faydalı olandır”

“Kamil mümin insanların elinden, dilinden emin olduğu kişidir.”

“Kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemeyen gerçek iman sahibi olmuş olamaz.” 

Buyurmuştur.

Yani

İnsanlara kötülük yapmayacaksın.

Hakkından fazlasına el uzatmayacaksın

Mesaini sattığın işvereninin iş saatlerini çalışmanın dışında bir laklaka ile geçirmeyeceksin.

Hakettiğinden fazlasını istemeyecek, fazlasını hakkediyorsan bunu işvereninle konuşacaksın.

Kul hakkından sakınacaksın.

Ticaret yapıyorsan ticaretine hile karıştırmayacaksın.

Kâmil insan her yönüyle ideal ve örnek insandır.
Bilgisi, idraki ve aklı son derece gelişmiştir.

Tüm zincirlerinden kurtulmuş, tabularını yıkmıştır.

Hiç kimseyi aşağılamaz, insanlar arasında ayrım yapmaz.

Almadan verir, sevilmeden sever.

Boş konuşmaz, sözü öz ve gerçektir.

Eline, beline ve diline hakimdir.

Sonsuz hoşgörü ve tevazu sahibidir.

İbadeti şekilde değil bilinçte ve yaşam tarzındadır.

Zenginlikten mağrur olmaz. Fakirlikten hicap duymaz.

Doğal sirküleyi hisseder, tabiatla bir ahenktir ve an’da yaşar.

Her nefes alışından mutluluk duyar.

Olmakta olan her şeyin bütünün yararına olduğunu bilir.

Kâinatın ahengini her yerde, her şeyde ve her an gören, hisseden, yaşayan kişi’dir.

Ben’den ve bencillikten uzaktır. O nefsine değil, nefsi ona tutsaktır.

İnsanı kamil olmanın yolu çok iyi ibadet yapmaktan değil, rabbinin toplum içindeki emirlerini uygulamadaki başarıdan geçer.

Ebeveynler olarak çocuklarımızı “iyi bir geleceği olsun” diye yetiştirmek niyetindeysek önce ona iyi insan olmayı öğretmeli, aşılamalıyız.

Yoksa kıyamet günü kimse evlat sorgusundan geçemez.

Benim oyum “evet”

Yazılar içinde tarafından yazıldı

Sayılı günler kala gündem, 16 Nisan referandumu

Herkes farklı düşünüyor.

Haklı da

Çünkü insanlar yeteri kadar bilgili değil.

Yeteri kadar okumadı.

Yeteri kadar araştırmadı.

Sadece “Evet” ve “Hayır” diyeceklerini açıklayanlara göre pozisyon belirliyor.

Bir grup insan sadece Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı için “Hayır” demeye hazırlanıyor.

Bir başka grubumuz bağlantılı oldukları şer odakları istediği için “Hayır” demenin peşinde…

Devlet Bahçeli’nin asil duruşu ve geleceği görerek verdiği destekle mevzi kaybeden partisi içindeki muhalifler de “Hayır” demenin peşinde…

Sadece Recep Tayyip Erdoğan sevgisi için “Evet” diyeceğini söyleyen Halil amcam gibi binlerce insan var.

PKK ve terör örgütleri “Hayır” dediği için “Evet” diyecek olan milyonlar var.

Ben bunu sağlıksız buluyorum.

İktidarın da “Bak bunlar Hayır diyo sen onlardanmısın” tarzında politika inşa etmesi, propaganda süresi içinde uyguladığı taktiğini de doğru bulmuyorum.

Bana göre yapılması doğru olan İnsanlara bu referandum ile nelerin değişeceğini, bundan sonra insanımızı nasıl bir hayatın bekleyeceğini, ona onun anlayabileceği dille anlatmak gerekirdi.

1400 yılı aşkın bir kültürün izindeki insanlar Allahın emirlerini öne almalı ve önce Rabbimin “Adalet” emrettiğini hatırlamalıydı. Vatandaşlarına adil davranmalıydı.

Peygamberin 23 yıllık nübüvvet süresi içinde kurduğu islam devletinin inşasındaki incelikleri incelemeli. Savaşta ve barışta, hatta Medine içinde yaşayan musevi ve hrıstiyanlara karşı yönetme biçimini, onlarla yaptığı anlaşmaları hatta onların mescidinde ibadet etmelerine bile hoşgörü gösterecek tarzını hatırlamalıydı.

700 yılı aşkın süre hüküm süren ecdadımızın içerdeki ve dışardaki düşmanlara karşı tavır ve tarzını ilke edinmeli, (İçinden iyi örnekleri alarak) onun izinden gitmeliydi.

Bu mesajlardan anlaması gereken kişiler umarım nasibini alır.

Şimdi;

Ben ne yapıyorum.

Önce TBMM’deki çalışmaları yakından takip ettim.

Nelerin değişeceğini inceledim.

15 yıla yaklaşan Ak Parti iktidarının uygulamalarını, yeni sistemle uyarlamaya çalıştım.

Ve “EVET” diyeceğim.

Recep Tayyip Erdoğan’a aşık olduğum, onu çok sevdiğim, düşmanlara bakarak pozisyon belirlediğim için değil…

Ülkenin geleceği ve bu sistemin daha doğru olduğuna inandığım için

Herkesi akl-ı selime çağırıyorum.

İhmal ettiğimiz şey İslam ahlakı

Yazılar içinde tarafından yazıldı

İslam dininin amacı “İYİ İNSAN” yetiştirmektir.

Şimdi bu nereden çıktı diyorsunuz biliyorum.

Bakın çevrenize siz de bana hak vereceksiniz.

Kişi Namaz kılıyor hem de imamın arkasında

Ama;

Camiden çıkıp mümin kardeşi hakkında gıybet ediyor.

Peygamberinin

MÜMİN KARDEŞLERİNİZİN AYIPLARINI ÖRTMEDE GECE GİBİ OLUN”

emrini unutarak…

Kişi namazını kılıyor, dükkanına dönüyor terazisi tam değil. Malların iyilerini üste kötülerini önüne koyuyor. Satın almaya geldiğinizde üstten bi tane alıyor gerisini önünden dolduruyor. Sattığı pirince taş, nohuta fasulyeye kötü ürün karıştırıyor.

Peygamberinin

SİZDEN BİRİNİZ KENDİSİ İÇİN İSTEDİĞİNİ MÜMİN KARDEŞİ İÇİN DE İSTEMEDİKÇE GERÇEK MÜMİN OLAMAZ”

emrini gözardı ederek…

Mesaisini devlete veya bir müteşebbise satan kişi olmasına rağmen işten kaytarmak için doktordan sahte rapor alarak, veya bahane ile işvereninin işlerini yüzüstü bırakıp keyfine bakabiliyor.

Rabbimizin

HUZURUMA KUL HAKKI İLE GELMEYİN”

emrini kulak arkası ederek…

ÇALIŞTIRDIĞINIZ KİŞİNİN TERİ KURUMADAN ÜCRETİNİ VERİN”

emrini veren Peygamberin ümmeti olduğunu söyleyen dindar kardeşim ise işçisine aylarca maaş vermiyor. Ardından da piyasa şartları bahanesini sunuyor.

Bakın çevrenize

Bu gibi örnekler o kadar çok ki.

Efendiler

İslam dini Camiye hapsedilecek bir din değildir.

Yüce dinimiz insanın yaşama biçimini planlayan bir ilkeler manzumesidir.

Onu bize tebliğ eden Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem ise yaşayan örneğidir. Onun hayatını okuyun, nasıl yaşamış bakın, örnek alın kendisini…

O resul bizlere

BEN GÜZEL AHLAK’I TAMAMLAMAK İÇİN GÖNDERİLDİM”

buyurarak varlığının gerekçesini insanlara ahlaklı olmayı, örnek olmayı hedeflemiştir.

Veda Hutbesi’ni her müslümanın içine sindire sindire okuması ve hazmetmesi lazımdır.

Resulullahın orada insanlara ayrı Müslümanlara ayrı hitapları vardır.

O tavsiyeler ki bugün kurtuluşumuzun anahtarıdır.

Hüseyin Atay hoca’nın tabiriyle

İslam tarafgirlik yapmadan gerçeği ve dürüstlüğü esas alır. Bu da İslam kelimesinin öz manasıdır.
Dürüstlükte birleşen kimseler diğer konularda daha kolay anlaşabilir. Dürüstlüğü esas alan kimse, kişisel, bölgesel, toplumsal çıkarlardan sıyrılarak evrensel doğrulara yönelir. İslam’ın iyi insan projesinin anlamı budur. Buna en çok muhtaç olanlar bugünkü müslümanlardır. Çünkü müslüman milletler hem kendi idarecilerinin, hem de başkalarının kişisel ve insanlık dışı çıkarlarının altında ezilmektedir.”

Onun için Müslüman aklını başına toplamalı, İslam dininin hayatın her yerinde ona yön veren, emir ve yasaklarıyla onu iyi insan yapmayı hedefleyen rabbimizin nizamının adı olduğunu unutmamalıdır.

Batılılar “Türk” deyince Müslüman’ı “Müslüman” deyince de Türk’ü anlar.

Ben de diyorum ki;

EY TÜRK TİTRE VE KENDİNE DÖN”

Allah’ın emri ADALET… Herkes için

Yazılar içinde tarafından yazıldı

 

Cuma Hutbeleri 2009 dan beri tek merkezden hazırlanıyor.

Ya Diyanet İşleriBaşkanlığı ya da Müftülüklerin kurduğu Hutbe Komisyonları’nda görüşülen, onaylanan Hutbe örnekleri Diyanet’in ilgili Kuruluna sunuluyor. Burada onaaylanan Hutbe’ler Diyanetin sitesinden İmamlara ulaştırılıyor ve İmamlar bu hutbeleri okuyor.

İyi veya kötü diyenleriniz olabilir.

Ben Araf’tayım.

Hazır Hutbe imamların yan gelip yatmasına sebeb oluyor.

İmam efendi hiç değilse Cuma hutbesi için biraz kitap karıştırıyor ve hazırlık yapıyordu.

Biraz da olsa okuyordu. Bilgilerini yeniliyordu.

Şimdi ise internette Hutbe hazır

Biraz tembelliğe sebeb oldu mu acaba?

Bu meselenin başlangıcında çok yanlışlar da yapıldı. Bir çok Camide Diyanet’in Hutbesini okumayan Hatip’ler kovuşturmaya tabi tutuldu. Hatta Maltepe’de tanıdığım bildiğim bir Cihat Hoca vardı. Vaktim olduğunda sadece Hutbesini dinlemek için Maltepe’ye giderdim. Dersine çok iyi çalışırdı. Çok da güzel hatipti.

Diyanet’in hutbesini okumuyor diye Diyanet buraya iki müftüden oluşan bir komisyon gönderdi. Komisyon Cihat hoca’nın Diyanet’in hubesini okumadığını kayıt altına aldılar ve bağlı olduğu müftülük aracılığıyla Cihat hoca’yı sorguladılar ve kendisine ceza verdiler.

Cihat hoca da emekliliğini istemek zorunda kaldı.

2010 senesinde bu hutbelerden birini hazırlayan ve hutbesi tüm Türkiye’de okunan bendeniz Fakir yine de imam hatiplere serbestlik verilmesinden ve onların kendilerini geliştirmesinden yanayım.

Bu mesele nereden çıktı dediğiniz duyar gibiyim.

Şuradan

Bu hafta Cuma hıtbesinde şunlar okundu.

Müslüman, eliyle, diliyle, kalbiyle, bütün varlığıyla kötülüğün her türlüsünün karşısında dimdik durabilen kimsedir.

Günümüzde iyilik, insanlığın gündeminde kötülük kadar yer almıyor.

Mümin, hayatını iyiliğe adayan ve iyiliklerle anlamlandıran kişidir.

İnsanoğlu; heva ve hevesleri, hırs ve ihtiraslarıuğruna vicdan, adalet, hakkaniyet ve merhametini hızla kaybediyor.

Kendisinden başkasına iyiliği dokunmayan bir varlık haline dönüşüyor.

Asıl iyiliğin başkalarına yapılan iyilik olduğunu unutuyor.

Böylesi bir dünyada iyiliği hâkim kılmak, kötülüğe engel olmak idealine sahip biz müminlere çok önemli vazifeler düşüyor.

Durum ve şartlar ne olursa olsun bizler, bu dünyada hala iyi insanların olduğu inancını yaşatmalıyız.

Kötülüğün iyiliği mağlup etmesine asla göz yummamalıyız.

Unutmamalıyız ki; dünya ve ahiret mutluluğu, iyiliğe hizmet etmekten, kötülüğe set çekmekten geçer.”

Güzel şeyler, iyi tavsiyeler.

Ama

Neden

Bu Hutbe’yi okuyan Diyanet HUTBE komisyonu her Hutbe’nin hıtamında okunan Kur’an ayetlerini gündeme almaz.

O ayetler “ALLAH SİZE ADALETLİ OLMAYI, İHSAN’I YAKIN AKRABAYA YARDIM ETMEYİ VE KÖTÜLÜKLERDEN SAKINMAYI EMREDER” mealindedir.

Yani ilk emir “ADALETLİ OLMAK”tır

Evet

ADALET

Herkesten herkes için

Başta da yöneticiler

 

Hüseyin Kocabıyık ne yapmak istiyor?

Yazılar içinde tarafından yazıldı

İçimizdeki Hollandalılar” a gün doğdu.

Ak Parti milletvekili (eski Anap genel başkanı Erkan Mumcu’nun danışmanı) Hüseyin Kocabıyık Tv ekranında

-Bu hadiseler “evet” oylarını 2 puan artırdı, katkı yaptı. deyiverdi.

Hemen malum gazeteler (Hadi adını yazayım Sözcü) demeci manşete çıkardı.

Operasyonun bir başkasını uygulamaya koydu.

Yıllardır “Mağdur Edebiyatı” diyerek gizlemek isredikleri Tayyip Erdoğan mağlubiyetlerini izafe edebilecekleri yeni bir malzeme buldular.

Şimdi;

Şuradan başlayalım.

Bu olay Türk’ün ve kendisini Türl hissedenlerin Titreyip kendi özbenliğine dönmesine katkısı olmuş olabilir.

Ben de olduğu kaanatindeyim

Ama;

Ortada böyle bilimsel bir araştırma ve verileri yokken bunu söylemek bence doğru bir eylem değil.

Bu düşmana mermi vermektir.

En azından Sözcü’nün bir gününü kurtarmaktır.

Doğru bulmuyorum.

Söyleyen Hüseyin Kocabıyık olunca da kafamda soru işaretleri yok değil.

Hüseyin Kocabıyık’ı Erkan Mumcu’nun danışmanlığına hangi irade getirdi?

Hüseyin Kocabıyık çok iyi yetişmiş bir Türk siyasetçisi idiyse Ak Parti 3 seçim dönemini neden ondan istifade etmeyi düşünmeden geçirdi?

Hüseyin Kocabıyık’ı son seçimlerde aday gösteren ve adaylığını kabul edenlerin bunu hangi ruh haleti içinde bunu yaptı biliyormuyuz?

Hüseyin Kocabıyık 15 Temmuz gecesi birden sahne aldı, iyi yerlerde de göründü. HDP’lilere söylediği gibi “Demokrasi iklimi”nde şimdi niye çok görünmüyor?

Daha fazla uzatmayacağım.

Vatan millet yolunda hizmette bir gömlek fazla eskiten büyüklere saygı duymayı büyüklerimden öğrendim.

O büyüklerin içinde saydığım Hüseyin Kocabıyık’ın böyle bir hata yapacağı da düşünmüyorum.

İşte o zaman aklıma soru sormak geliyor.

Neden?

Neden böyle bir laf etti de Sözcü’ye manşet oldu.

Almanya, Avusturya ve Hollanda’da yaşanan bu krizleri biz çıkarmadık.

Bu krizlerin müsebbibi de biz değiliz.

Bu olaylar Evet oylarını 2 puan artırdıysa bundan ben memnun olurum.

Hüseyin Kocabıyık da memnun olmalı.

Bilmem anlatabildim mi?

Ehl-i Salip kaybedecek

Yazılar içinde tarafından yazıldı

16 Nisan yaklaşırken saflar belli olmaya başladı.

Hem içerde hem de dışarda

Dışarda bütün kaçak teröristlere kucak açan başta Almanya olmak üzere Ehl-i Salip son kozlarını oynuyor. Bunu yaparken de pervasızca yıllardır savundukları değerlerin aksine hareket ediyor.

AB standartları diye yıllardır önümüze koydukları değerleri kendi çıkarları söz konusu olduğunda bir kalemde silip attılar ve gerçek yüzlerini dünyaya gösterdiler.

Hele hele kadın bakanımız Fatma Betül Sayan Kaya’ya reva görülen muamele kabul edilebilir, karşılanabilir, izah edilebilir gibi değildir. Kadın bakanın 30 metre mesafeden Türk toprağı kabul edilen Büyükelçiliğe ulaşmasını engellediler. Malahatgüzar dahil, korumalar gözaltına alındı ve bir polis nezaretinde Hollanda sınırına çıkarıldı ve orada sınır karakolunda 6 saat bekletildi.

Bu, medeni ve özgürlükler ülkesi denilen hiç bir yerde vuku bulması mümkün değildir.

Sonuçlara gelmeden önce içimizdekiler için bişeyler söylemek isterim.

CHP’ye genel başkan adayı olan Yalova Milletvekili vatandaş Muharrem İnce TV ekranlarında

Esed ben seçime gidiyorum. Türkiye’de de 3 milyonu aşkın vatandaşım var. Onlara propaganda için izin istiyorum” dese ne yapardık. Diyebildi.

Onları ve onun gibileri Allah’a havale ediyorum.

Şimdi gelelim gerçeklere…

Ehl-i Salip 20 yüzyılın başında kurduğu kumpasla Almanlarla Osmanlı’yı aynı safta yer aldırdı.

Sonradan adları değiştirilen iki alman zırhlısının Rusya varoşlarını bombalamasıyla Osmanlı’yı yönetenler daha ne olduğunu anlamadan kendilerini savaşın tarafı ve Osmanlı ile müttefik buldular.

Yetmedi.

Osmanlı ordularını Alman komutanlar idare ediyordu.

Osmanlı’nın tarihinde olmayan yaşanmayan bir realite

O yüzden bir çok cephede Türk ordusu beklenmedik kayıplar veriyordu.

Allahın yardımı Türk komutanların feraseti ve şehit analarının duası olmasaydı. Türk adını tarihe gömmek için her türlü plan fazlasıyla yapılmıştı.

Çanakkale’yi geçilmez yapan irade ve ummadıkları kayıplar ehl-i Salip’i şaşırttı. Ve yıkımı içerden başlattılar.

İçerdeki yöneticilerin içine soktukları nifak tohumları ve maşaları vasıtasıyla operasyomlarını sürdürdüler.

Sonuç;

Kurtuluş savaşı sırasında anadolu toprağına rezaletler yağdıran Yunanlıları İzmir’de denize döktük.

Yani Galiptik.

Ama

Masaya İngilizlerle oturduk.

Burnumuzun dibindeki adaları Yunanistan’a bıraktık.

İngiltere istediği için geleneklerimizden, kültürümüzden ve alışkanlıklarımızdan vazgeçtik.

Lordlar kamarasında İngiliz başbakanının dediği gibi Türkiye’nin Ehl-i Salip’in izinde yürüyecek kişiler yönetimde olacaktı.

Yakın zamana kadar da bu proje başarılı oldu.

Dört bir yanından çekiştirilen gelin gibi hep “ AVRUPA NE DER” penceresinden olaylara bakar olduk.

Bir de “AVRUPA EKONOMİK TOPLULUĞU” na üye olabilmek için göbeğimiz çatlatıyorduk

Şimdi;

Avrupa’nın gördüğü Pazar olan Türkiye ellerinden ve denetimlerinden kaçıyor.

İkisinden de vazgeçemezler

Hazımsızlıkları ve çırpınışları bundan

Bu olaylar Türklerin kendisine gelmesine ve olayları enine boyuna düşünmesi için fırsat olur.

Başta PKK olmak üzere bütün terör örgütleri

Başta Almanya ve İngiltere olmak üzere Terörün bütün hamileri

Türkiye’nin ellerinden kaçıp gitmesine, benliğine dönmesine razı değiller.

Onun için

Millet olmak için

Ehl-i Salip’e galip gelmek için

Geleceği inşa etmek için

EVET

16 Nisan bunun için çok önemli

Çünkü

Ehl-i Salip keybedecek.

yukarı git