Son yazımdan (İnsanları Aptal yerine koymayın) sonra çok geri dönüş, çok mesaj, çok da eleştiri aldım.
Bazıları ‘Sen değiştin. Nu yazınla yaranamadığın Ak Partililere hizmet ediyorsun,’
derken; bazıları da ‘Seni de kaybettik. Bir kale daha düştü’ gibi anlamsız cümleler kurdular
Okumayanlar için malumunuz o yazıda reklamlar ve dizileri eleştirmiş ve reklam yazarları ile senaristlerin Türk toplumunun değişimini anlayamadığını, değişimi gözlemleyemediğini, hala eski statükocu yönetme biçimleriyle topluma yön vermeye çalıştıklarını söylemiştim.
İddiam ise
‘TOPLUM DEĞİŞTİ. MEŞİN CEKETLİ GENÇLER YERİNE İNANÇLI BİR NESİL GELDİĞİNİ, DİSKOTEK YERİNE SOHBETLERE, KONFERANSLARA PANELLERE GİDEN YEPYENİ BİR OLUŞUMUN BİR ANLAMDA ÜRETİM GÖRMEZDEN GELİNİYOR’
idi.
Bu ülkede nasıl ‘Köy Enstitüleri’ solcu, sorgulayan ve acımasız, kendinden başkasına hayat hakkı tanımayan bir nesil yetiştirdiyse 1950’lerden başlayanİmam-Hatip Okulları ile yetişen Allahına inanan, milli ve manevi değerlerine saygılı, hak – hukuk ve terazisini peygamberin koyduğu ülküler ışığında yürütmeye kararlı yepyeni bir nesil oluştu ve onlar bugünün kadrolarını oluşturuyorlar. 1940’lı yıllarda jandarma baskınlarından kaçabildikleri kadar Allahın kitabını öğreten hocalarımızı da rahmet ve minnetle analım.
Bakın çavrenizde böyle zorluklara rağmen Allahın kitabını öğreteceğim diye çok sıkıntı çekmiş hocalar görürsünüz.
1960’lardan sonra özellikle Süleyman Hilmi Tunahan gibi son devrin din mazlumlarının yetiştirdiği nesiller artık kemale erdi.
Bu minval üzere yetişen bu nesiller bugün baba, dede oldular. Onların en büyük ve önemli tarafı aile eğitimi içinde evlatlarını vatana, millete dinine ve rabbine uygun insan olmak adına çok caba sarfettiler.
Onların yetiştirdiği bu nesillerin şimdiki profili şöyle;
-Allah’tan korkan,
-Peygamberinin tavsiyelerine göre yaşayan
-Hukuka ve beşeri ilişkilerde başarılı
-Sigara içmeyen
-Alkol tüketmeyen
-Uyuşturucu kullanmayan
-Boşa geçen zamanı en azından kitap okuyarak, yoksa içinden ezbere bildiği Kur’an okuyarak
geçiren bugüne kadar farketmediğimiz yepyeni bir nesil.
Ben buna altın nesil diyorum.
İşte bu nesilin yaşama biçimi şu istatistikleri ortaya çıkardı.
-2009’da Türkiye’de tütün ve alkollü içki satışı için 206 bin esnafın izni vardı. Bu rakam yüzde 10 azaldı.
-Avrupa ortalaması kişi başına 15.5 litre alkol tüketimi ölçülürken, Türkiye’nin alkol tüketimi kişi başına 1.4 litredir.
-Rusya’da içilen 9 adet bira’ya karşılık Türkiye’de sadece bir bira içilmektedir. Bira içmekle ünlü Almanlar bile bizden 6 kat daha fazla bira tüketmekte
-Gazlı içecekler konusunda son 15 yılda tüketim, nüfusun artmasına rağmen yüzde 35 azaldı.
Bütün bunlar bu altın nesilin yaşama biçimi gereği oluşan sonuçlardır.
İşte
Türkiye’de reklam metni yazacak yazarlar bu gerçekleri araştırıp öğrenmeli
Dizi senaryosu yazacak kişilerin de başka dünyaların varlığını görmelidir.
Ben bunu demek istedim.