Bugün çok üzücü bir haber aldım.
Meslek büyüğüm, kendisinden çok şey öğrendiğim gazeteci Kenan Akın’ı da bu virüs belası aramızdan almış.
“Bana bişey olmaz” deyip kurallara uymayanlara, maske-Mesafe ve Temizlik kurallarını hafife alanlara kapak olsun.
Bu virüs, zengin fakir, genç ihtiyar,kadın,erkek demiyor. Ulaştığı herkesi alıp götürüyor. Ona göre…
Kenan Akın ile tanışmamız Çatalçeşme sokağın köşesinde olmuştu. Tercüman o zaman henüz Cağaloğlu binasında. Kenan Akın da öğle molasında Erkan Yiğit ile dolaşmaya çıkmış. Ben Dünya’da ve Türkiye’de Sabah gazetesinde çalışıyorum. Çatalçeşme sokak Fetih İşhanında. Köşe başındaki Güle Güle apartmanında Ortadoğu gazetesi, tam karşısında Türkiye gazetesi var. Köşe de de Cami var. Caminin önünde karşılaştık. Onlar büyük gazete biz ise fakir ve tirajı az bir gazetenin mensubuyuz. Onlar Sultanahmet Köftesi yemekten geliyor, ben ise köşe bakkaldan yarım ekmek arası helva koydurmuşum açlığımı gidereceğim.
Hiç unutmam
Üstümde enine çizgili bir thsirt vardı. Kenan abi
-Boyuna çizgili giyeceksin ki şişmanlığın ortaya çıkmasın
dedi. (O zaman çok da şişman değildim ama)
Gülüştük
Ayaküstü bir kısa sohbetten sonra onlar Molla Fenari yoluyla Tercüman’a ben de Sabah gazetesi binasına yöneldim.
Muhteşem bir dost idi.
Tercüman’da çalıştığım zamanlar da ayrı servislerdeydik. Ben Almanya servisi sayfalarını yapıyordum.
O zaman ana gazete bitince orada kullanılan haberleri pikajdan alıp yeniden pikaj yapıyor idik. Pikajda iken gelir
-Apo benim imzamı büyük koy
derdi.
Yolumuz 1998 yılında Türkiye gazetesinde kesişti.
TGRT TV’de yönetmeni olduğum programlar “Gör Bak neler olacak” hamlesi ile ABD’li uzmanlar tarafından yayından kaldırılmıştı. Ben hiç bişey yapmadan köşe yastığı gibi oturuyordum.
Birgün Rabbim Rahmet Eylesin Enver Abimizin de olduğu bir yemekte Kenan Akın sağında oturuyordu.
Ben Enver abiye hitaben
-Abi ben çalışmadan maaş alıyorum. Bana iş verin
dediğimde Kenan Abi o büyük insan
-Enver abi bana verin Abdurrahman’ı gazetede biz onunla iyi anlaşırız”
deyiverdi.
Öğleye kadar TGRT, öğleden sonra Türkiye gazetesi elemanı oluverdim.
Onun izinden gazetede bana düşen ne iş varsa yaptım.
Birgün sabah kalktığımız da Kenan abi beni odasına çağırdı. Önce faciayı anlattı. Erkan Yolaç TV sayfasında yeteri kadar yer alamadığı ve kötü eleştirildiği için Ertan Türer arkadaşımızı Enver Abiye şikayet etmiş. Enver Abi de gece yarısı Kenan Abiyi aramış ve
-Ertan’ın işine son verin
Demiş
Kenan abi bana dediki
-İçimizde Televizyon işini senin kadar bilen yok. Aynı zamanda gazetecisin. TV Magazin müdürlüğüne geç ve TV sayfasını yap
deyiverdi.
Bir de ekledi
-Ertan’ın başına gelenleri unutma ayağını denk al dengeleri gözet
O günden ayrıldığımız güne kadar Türkiye gazetesi için çalıştık. Zaten gazeteden beraber çıkışımız verildi.
Dostluğumuz hiç bitmedi. Hep onu örnek aldım. Hep ona danıştım. Ölümüne kadar da sürekli arar sorar duasını alırdım.
Rabbim rahmetiyle mukabele etsin.