Geçen hafta çarşamba gecesi bir şanssızlık yaşadım.
Şampiyon filminin galası için Zorlu PSM’ye gittim.
Basın kartını gösterip içeri geçtim. Fotograflar çektim.
Oyuncularla ayaküstü sohbetler yaptım.
Filmin izleme saati gelince baktım ki herkesin elinde koltuk mumarası var.
Benim yok.
Desk’e gidip durumu anlattım.
Basın kartını ibraz ettim.
Görevli arkadaş
“Davetli listesinde adınız yok. Siz filmi izleyemezsiniz” dedi.
Ne söylediysem kar etmedi. Çaresiz filmi izlemeden salonu terkettim. Yağmur altında ıslana ıslana evime geldim.
Çok zoruma gitmişti. Eposta atarak durumu ilgililerin duymasıma imkan tanıdım(adres yanlışmış ama olsun)
Aslı Başar isimli bir hanımefendi bana döndü.
Nezaket timsali edasıyla, önce gecede başıma gelenler den dolayı üzüntüsünü iletti.
Sonra da bana VİP davetiye temin edeceğini ve ne zaman filmi izlemek için zamanımın olduğunu sordu. Cevahir’de pazar günü filmi izledim.
Belgesel üstadı Behlül Dal’ın talebesi olarak filmin belgesel mantığı, kurgu ve olayların veriliş şekli olarak kusursuz olduğunu gördüm.
Boldi’nin şahsında filizlenen tertemiz bir aşk hikayesinin filmin içine ustalıkla yerleştirildiğine şahit oldum.
Mekanlar ve diyaloglar olarak eksik göremedim.
Tecrit odası’ndaki hasta o gece hara’ya nasıl geldi o biraz absürt..
Sonunda Halis Karataş’ın eşi için söyledikleri ve aradığı “Bitanem” sesi benim de gözyaşlarımı tutamadığım an oldu.
Emeği geçen herkesi kutluyorum.
Fikret Kuşkan muhteşem oyun çıkarmış.
Sanırım sayın Atman’ın hayatını incelemiş
Özdemir Atman’ın canlı yayınlarda söylediği veciz cümleler de filmin içine serpilmiş.
En çok da ona memnun oldum.
Bu ve benzeri bibliyografya filmlerinin artmasını temenni ediyorum.
Bold Pilot bu ülkenin bir evresine damgasını vurmuş bir attı.
Sevinçlerin, kederin, duygunun ve iki canlı arasındaki uyumun simgesi oldu.
Ölümü bile haber oldu.
O gerçeği o at da ve jokeyinde görme feraseti de ömrünü bu işe adamış Özdemir Atman’ın yeteneği…
Konu buraya gelmişken…
Biz de at yarışlarına kumar eylemi gözüyle bakılır.
Bu yanlış
Ben gençliğimde Veliefendiye gidip piknik yaptığımı, doğada muhteşem saatler geçirdiğimi, 3-5 kuruşluk oyunlarla da günüme heyecan kattığımı hatırlıyorum.
Hadiseye mahsa kumar gözüyle bakmamak lazım.
Peygamber efendimiz
“At nasiyesinden hayra ve iyiliğe bağlıdır.”
buyurmuştur.
Türklerin akınlarında en büyük yardımcısı atıdır.
En büyük ve anlamlı savaş aletidir.
Onun için at etini haram olmamasına rağmen biz Türkler hürmeten yemeyiz.
Yine
Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Şu üç şeyde armağan vardır: Deve yarışı at yarışı ve ok yarışı.”
Yani At yarışına kumar diyecek ilahiyatçılar bi daha düşünsün.
Milletimiz gerçekleri görüyor
Son günlerde CHP, HDP çıkışlarıyla aslında inkar ettikleri, ama her haliyle belli