Emperyal güçlerin adayı Abdullah Gül
Emperyal güçler bastırır ve yeni bir senaryo yazmaya kalkarlarsa CHP’nin adayı İlhan Kesici değil Abdullah Gül olur.
İlhan Kesici nereden çıktı diyebilirsiniz.
Kesici 8 aydır kampta
Kendisiyle yapılan bir röportajda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı teklif edilirse tavrınız ne olur diye soruluyor.
Cevap
Ben daha yüksekleri hedefledim.
Bana göre; CHP eğer ortak aday çıkarırsa Abdullah Gül’e yamanacaktır. Olmazsa CHP İlhan Kesici’yi aday gösterecektir.
Bir de Muharrem İnce meselesi var.
“Ben ikinci tur’da Abdullah Gül’e değil Recep Tayyip Erdoğan’a oy veririm” diyerek partisine göre bir gaf yaptı.
Pazarlık şu;
Muharrem İnce diyor ki;
“Ben Partimin adayı olurum. Kazanmak için elimden geleni yaparım. Kazanamasam yerel seçimlerde İzmir Belediye Başkanlığına aday gösterilmeyi arzu ederim “
Bakıp göreceğiz.
Kriz masası yayınında da söyledim.
Esas mesele Abdullah Gül
Şu “frak giymesin” diye TBMM içtüzüğünü değiştirdiğimiz Cumhurbaşkanımız.
Ama o frak giydi.
Ne zaman?
İngiltere kraliçesi Ankara’ya yaptığı ziyaretteki protokol yemeğimde,
Bir de
İngiltere’ye gittiği zaman kendisine Şövalye nişanı verildiğinde…
Öncelikle bu kraliyet nişanının tam ve orijinal adı “Knight Grand Cross of the Order of the Bath” olarak bilinir. Kelime kelime Türkçe’ye çevirmek gerekirse şöyle denilebilir: “Arınmışlar Rütbesinin Büyük Haç Şövalyesi”…
Peki bu komplike tamlama ne anlama geliyor?
İngiltere Kraliyeti’nin eski dönemlerinde “Order of Bath (Arınmışlar Rütbesi)” şövalyelere verilen bir nişandı. İngiliz Kraliyeti içinde şövalye olacak olan kişiler “arınmanın” sembolü olarak görüldüğü için yıkanırlardı (Hamam manasına gelen “Bath” kelimesi bu sebeple kullanılıyor). Yıkandıktan sonra bir “kilisede” sabah saatlerine kadar uyanık bırakılan kişi, sabaha karşı Kral’ın karşısına getirilerek düzenlenen törenle Kral’ın kılıcını o kişinin omzuna değdirmesinin ardından şövalye ilan edilmiş oluyordu. Yani şu filmlerde sıkça rastladığımız “Seni şövalye ilan ediyorum” seremonisi…
Şövalye olan bu kişilere aynı zamanda bir de nişan takılırdı. Araştırmamıza göre ilk uygulama 18 Mayıs 1725 yılında İngiltere Kralı I. George tarafından başlatıldı. Daha sonra da çeşitli değişiklikler göstererek günümüze kadar devam etti.
Abdullah Gül bu ritüelleri yaptı mı? Bilmiyoruz.
Ama;
Bu şövalyeliğin manasını sizlere anlatayım.
Bütün Avrupa’da ve ba husus İngiltere ve Fransa gibi iki büyük krallıkta ortak kabul edilen Şövalyeliğin 10 altın kuralı vardır. Bunlar şu şekildedir:
1. Kutsal saydığı değerleri ölümü pahasına korumak.
2. Savunmasız ve acizleri korurken onlara saygı göstermek.
3. Ülkesini sevmek.
4. Düşmandan önce savaş meydanından geri çekilmemek.
5. Tek bir kişiye (eşine) bağlı kalmak ve sadece onu sevmek.
6. Kötülüklerin ve acımasızlığın karşısında durmak.
7. İnandığı değerlerle çakışmadığı sürece, emri altında olduğu amirlerinin tüm emirlerine uymak.
8. Sözüne sadık olmak, onurunu küçük düşürecek davranışlardan uzak durmak.
9. Cömert olmak, kendisine gösterilen iyiliği asla unutmamak.
10. Her durumda doğruluğun ve iyiliğin temsilcisi olmak.
İşte bu şartları sağladığına inanılanlar Kral yahut Kraliçe tarafından şövalyelik ile onurlandırılıyordu. Bu özellikleri yitirenlerden ise bu paye geri alınıyor ve bu unvandan mahrum bırakılıyorlardı.
Günümüzde Büyük Britanya Krallığı’nda İngiliz olmayanlara da bu paye verilebiliyor.
Evet, işte Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün de nail olduğu şövalyelik böyle bir şeref ve unvan (!)…
Onun için diyorum ki Emperyal güçler bu senaryoyu uygulamaya koyarlarsa güvendikleri, inandıkları Abdullah Gül etrafında Erdoğan karşıtı bloku örgütlemeye çalışırlar.
5 Mayıs’a kadar bekleyip göreceğiz.