Toplum içinde, özellikle anne baba olarak görevimiz Kamil insan yetiştirmek.
Kamil insan yani iyiliği kötülüğü bilen, acıyı tatmış, yokluğu öğrenmiş ve olgunlaşmış kişi.
Toplum olarak bu sorumluluğumuz.
Ancak;
Özellikle anne babalar çocuklarını iyi yetiştireceğim derken elini sıcaktan soğuk suya sokmayan, kendisi yemeyip ona yediren “Ben yokluk gördüm o görmesin” diyerek çırpınan veliler aslında o çocuğa kötülük ediyorlar. Bu minvalde yetişen çocuk bir zorlukla karşılaşınca savunma aparatları gelişmediği, zorluklara göğüs germeyi, gerekirse acı çekmeyi bilmediği, görmediği bir hal içine girince apışıp kalıyor.
Çocuk aç kalırsa aç’ın halini anlar.
Çocuğu aç bırakın demiyorum.
Açlığı öğretin.
Hayata karşı direnmeyi öğretin.
Zorluklara desteksiz direnirse başetmeyi öğrenir.
Tay tay durdu diye sevindiğimiz çocuğun ayakta tek başına desteksiz durması konusunda ayni hassasiyeti göstermiyoruz.
Daha sonra da bu çocuk hayatta başarısız olunca dövünüyoruz.
Problem çocuğu hayata hazırlamakta…
Çocuklarımıza önce ayakta durmayı sonra da iyi insan olmayı öğretmeliyiz.
Başkasının hukukuna saygılı,hakettiğinden fazlasına el uzatmayan, Allah korkusu kalbine yerleşmiş topluma faydalı bireyler yetiştirmemiz. gerekir.
Peygamber efendimiz
“İnsanların en hayırlısı insanlığa faydalı olandır”
“Kamil mümin insanların elinden, dilinden emin olduğu kişidir.”
“Kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemeyen gerçek iman sahibi olmuş olamaz.”
Buyurmuştur.
Yani
İnsanlara kötülük yapmayacaksın.
Hakkından fazlasına el uzatmayacaksın
Mesaini sattığın işvereninin iş saatlerini çalışmanın dışında bir laklaka ile geçirmeyeceksin.
Hakettiğinden fazlasını istemeyecek, fazlasını hakkediyorsan bunu işvereninle konuşacaksın.
Kul hakkından sakınacaksın.
Ticaret yapıyorsan ticaretine hile karıştırmayacaksın.
Kâmil insan her yönüyle ideal ve örnek insandır.
Bilgisi, idraki ve aklı son derece gelişmiştir.
Tüm zincirlerinden kurtulmuş, tabularını yıkmıştır.
Hiç kimseyi aşağılamaz, insanlar arasında ayrım yapmaz.
Almadan verir, sevilmeden sever.
Boş konuşmaz, sözü öz ve gerçektir.
Eline, beline ve diline hakimdir.
Sonsuz hoşgörü ve tevazu sahibidir.
İbadeti şekilde değil bilinçte ve yaşam tarzındadır.
Zenginlikten mağrur olmaz. Fakirlikten hicap duymaz.
Doğal sirküleyi hisseder, tabiatla bir ahenktir ve an’da yaşar.
Her nefes alışından mutluluk duyar.
Olmakta olan her şeyin bütünün yararına olduğunu bilir.
Kâinatın ahengini her yerde, her şeyde ve her an gören, hisseden, yaşayan kişi’dir.
Ben’den ve bencillikten uzaktır. O nefsine değil, nefsi ona tutsaktır.
İnsanı kamil olmanın yolu çok iyi ibadet yapmaktan değil, rabbinin toplum içindeki emirlerini uygulamadaki başarıdan geçer.
Ebeveynler olarak çocuklarımızı “iyi bir geleceği olsun” diye yetiştirmek niyetindeysek önce ona iyi insan olmayı öğretmeli, aşılamalıyız.
Yoksa kıyamet günü kimse evlat sorgusundan geçemez.