Trump yazımdan sonra gazeteciler de dahil bir çok arkadaşım “abartıyorsun” eleştirisi yaptı.
Herkesin fikrine saygı duymak lazım.
Ama;
Bugün 1950 deki Türkiye’nin girmek zorunda kaldığı NATO yok.
O zaman dünya iki kutupluydu.
Bir tarafta Sovyetler, karşısında Batı bloku ve ABD vardı.
O zaman kırmızı telefon Sovyetler Komünist Parti Genel Sekreteri ile ABD Başkanı arasındaydı.
Bugün SALT 2 anlaşmasıyla ABD Rusya’ya kazık attıysa bile Rusya ve ABD arasında güven bunalımı sözkonusudur.
Bunun ilk emareleri 1993 yılında Gorbaçov ile Baba Bush arasında yapılan Malta Zirvesi’nde verilmiştir.
Zaafı olan Gorbaçov müttefik ülkelerini bir arada tutmaya çalışırken, Baba Bush ona Ortadoğu ve yeni dünya düzeni ile ilgili yapacaklarını söyledi. Gorbaçov’a söz hakkı bile vermedi.
Oradan başlayan ABD’nin Irak işgali. Arap baharı ve bugün hala yaşadıklarımız ABD’nin şahinlerinin o günkü planlarının deklare edilmesi anlamına geliyordu.
NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye’ye 15 Temmuz kalkışmasının üzerine mesaj vermek için eylül ayını beklemesi kabul edilebilir bir olay değildir.
Biz “15 Temmuz’un arkasında ABD dinamik güçleri var” diye inanırken, ABD’li generaller
“Türkiye’deki müttefiklerimiz hapse atıldı” demediler mi?
80 darbesinde “Bizim çocuklar başardı” diyenler 15 Temmuz sonuçlarından sonra eşekten düşmüşe benzediler.
Ama
Fikirlerinden vazgeçtiler mi?
Hayır.
Bakın
3 gündür İstanbul’da devam eden NATO Parlementer Meclisi toplantısında takke düştü kel göründü.
Cumhurbaşkanı ve Bakanlarımız hepsinin yüzüne gerçekleri haykırdılar.
Bundan önceki NATO toplantısının Sovyetler ve müttefiklerinin Varşova Paktı Sözleşmesini
deklare ettikleri salonda yapmadılar mı?
Bu amiyane tabirle “İninize de Girdik” anlamına gelmez mi?
Bu Rusya tarafından kolay kabul edilebilir, kolay bişeymidir?
Sevgili arkadaşlar, okuyucular, Türkiyeliler, kendini Türk hissedenler ve Türk olduğu için gurur duyanlar
NATO bugün için Türkiye’ye kontgerilla dışında katkısı olmamıştır.
O da sadece tavsiye niteliğindedir.
İçimizde konuşlandırdığı kontrgerilla devletin silahlarını vatandaşa doğrulttu.
Bir de Kore’ye gönderdiğimiz 5.000 vatan evladı var.
Bazısı şehit oldu. Bazısı gazi. Bazısı da onun hasarlarıyla yaşadı. Yaşayanları da son demlerini yaşıyor .
Bunun dışında NATO’nun Türkiye’nin hangi yarasına merhem olmuştur bir düşünün.
Yoktur.
Olmamıştır.
Bundan sonra da olmayacaktır.
Cumhurbaşkanı Pakistan’a gitti. Ziyaretini bitirdiği saatlerde ABD sekreteryası soluğu Navaz Şerif’in yanında aldı.
Cumhurbaşkanı ŞİO (Şanghay İşbirliği Örgütü) dedi hemen ABD’den çatlak sesler geldi.
Şimdi tüm merakları Erdoğan ne yapacak?
Bu NATO’nun genel sekreteri ABD’nin yeni başkanı TRUMP’ı uyardı.
Nasıl olabiliyor demeyin.
Dünya’nın milli gelirinin yarısını 60 aile paylaşıyor.
Onların bölüştüğü hasılanın yarısını da 6 aile paşlaşıyor.
Rothşild, Rockefelller Soros bunların başında…
Dünya’yı yönetmek iddiasında olan bu kişiler para oyunlarıyla dünyayı yönetiyor.
Bunların planlarında TRUMP yoktu. Hilary seçilecek düzenleri sürecekti.
Trump seçilince apıştılar.
Şimdi ki hedefleri TRUMP’ı başkan koltuğuna oturtmamak.
Bunu nasıl yapacaklar?
Ya TRUMP’ı yargılayacaklar ve mahkum edecekler
Ya da öldürecekler.
ABD yasalarına göre Başkana bişey olursa yerine yardımcısı geçiyor.
Trump’ın yardımcısı Pence de onların istediği gibi bir başkan figürü
Onun için dolar hızla yükseliyor.
Aralık ayı başında suçlamalar başlayacak.
TRUMP bütün bunlara göğüs gerebilirse ve yemin ederek Başkan olursa ABD ve Türkiye bir nefes alacaktır.
Ama başkan olduktan sonra da tehlike geçmez.
Tetikte olmak lazım.
Kennedy başkan iken Dallas’ta öldürüldü.
Herkesin bir hesabı var.
Ama unutmayın
Allah’ın da bir hesabı var
Selam ve dua ile…