. . . . . GAZETECİ – YAZAR

Author

Abdurrahman Pala - page 5

Abdurrahman Pala has 97 articles published.

Fetö’yü yetiştiren Tunagür’dür

Yazılar içinde tarafından yazıldı

Yaşar Tunagür

Türkiye’de ABD derin devletinin bir numarası

Kendisi için hoca diye reklam edilmesine kanmayın.

Tapu Kadastro B grubu mezunudur.

Din adamlığıyla ilgili uzak yakın alakası yoktur.

Köy imamının önünde okuduğunun dışında…

Kendisi yüksek mühendis olarak tanınmak ve tanıtılmak için çok çaba sarfetmiştir.

1965 yılında çıkarılan bir kanunla müftülük ve vaizlik ehliyeti Diyanette yapılan bir imtihanla kendisine verildi.

Fahri Vaiz olarak İzmir’de dolaşan Yaşar Tunagür yeni kanunla müktesep haklı olarak İzmir Merkez Vaizliği’ne atandı.

Oradan da 15.12.1965 tarihinde Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığına atanmış…

Hakkında TBMM’de gizli oturum yapılan tek bürokrat olam Yaşar Tunagür için o günkü Cumhuriyet Senatosu araştırma komisyonu kurdurmuştu. Bu komisyon raporunda şöyle diyor.

“ Tunagür, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte izmir’de gezici vaiz olduğundan ve kanun bu unvanı kaldırdığından kendisi müktesebi olan izmir vaizliğine tayin edilip kanunî intibakı ‘bu sureti ile yapılmıştır. Adı geçen, 15 . 112 . 1965 tarihinde, kanunî ehliyeti olmadığı halde – çünkü 633 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin (a) fıkrası Başkan yardımcılarından birinin yüksek dereceli din öğretimi gören bir okul veya fakülteden en az ‘birini bitirmiş olmasını şart koymaktadır. Diyanet işleri Başkan Yardımcılığı vekâletine tayin edilmiş ve 1108 saynlı Maaş Kanununun 8 nci maddesine göre ikamet yevmiyesi verilmesi öngörülmüştür. Oysa ki, bu tayinden 4 ay önce, 12 . 8 .1965 tarih ve Emniyet Genel Müdürlüğü Şube I/B, 12723/14172 – sayı : 78075 yazı ile içişleri Bakanlığı bu zatın Atatürk düşmanı, irticaî faaliyetlerde bulunan ve seçimlerde belli bir partiyi desteklemeye hazırlanan bir zat olduğunu Devlet Bakanlığına bir yazı ile bildirmiştir. “

Şimdi sizler Tunagür nereden çıktı diyorsunuz

Biliyorum

Size alakası yok gibi geliyor.

Ama Fethullah’ı başımıza bela eden bu adam.

Kendisi gibi İzmir’de Fahri Vaiz olan Fethullah’ı önce vaiz sonra da İzmir Müftüsü Ahmet Karakullukçu’yu feda edecek kadar kahraman yapmıştır.

İzmir’de fahri Vaizlik’ten merkez vaizliğine geçen Fethullah bölgede artık rahatça kürsüye çıkar olmuştur.

Fahri Vaiz iken müftünün ve cami imamının iznine bağlı vaaz edebilen Fethullah artık rahatça vaaz edebilmektedir.

Kısa Kırklareli (Burada Ermeni patriği Şinork Kalutsiyan’a yazdığı mektupla ünlüdür)ve Manisa vaizliklerinin ardından Tunagür’ün desteğiyle Bornova Vaizi olarak İzmir’de devşirmelerine devam etmiştir.

Şimdi herkes televizyonlarda günah çıkarıyorlar.

Biz o gün de bu yükselişi yadırgamış eskilerin tabiriyle buraya bir mim koymuştuk.

Tabii

Gözden kaçırmamamız gereken şudur

Tunagür ABD derin devletinin Türkiye’deki bir numarasıdır.

O Fethullah Gülen Cemaleddin Kaplan gibileri devşirmiş büyütmüş ve zamanı geldiğinde kullanmıştır.

Cemaleddin Kaplan Adana müftüsü yapılmıştı.

En sonunda Almanya’ya kaçtı. BND’nin desteğiyle orada yaşadı. Ölünceye kadar fitnesini sürdürdü ve sonunda kendisini İslam Halifesi ilan ederek öldü.

Almanya’da kaplancılar hala var. Oğlu post da oturuyor.

Meseleyi CIA’nın uzun soluklu bir projesi olarak düşünürsek ve amacın İslamı sulandırmak ve tavsatarak müslümanların kafasını karıştırmak olduğunu öne alırsak neden Tapu Kadastro elemanından Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı, neden Vaizden Terör örgütü lideri devşirildiğini anlayabiliriz.

Bakın beyler

Amerika Anadolu topraklarına önce Abdulhamid Han’dan aldığıHastane açma izni ile girebilmiştir.

Gaziantep, Sivas, Tarsus gibi bölgelerde önce hastane hizmeti vermiş, ajanlarını oraya doktor olarak yerleştirebilmiştir.

Maaşlarını kendisinin verdiği ABD hastanelerini Amerikan kolejleri takip etmiştir.

Anadolu topraklarındaki ilk ajanlık faaliyetleri böyle başladı.

Sonra

Maliyetli olan bu projenin yerini yerli iltihakçılar yerli işbirlikçilerle parasını devletin ödediği ve devlet imkanlarının kullanıldığı, müslümanların inançlarının da istismar edilerek sömürüldüğü, zekatlarına sadakalarına, yapacakları hayırlara bile ambargo konulduğuna şahit oluyoruz.

“Eğer onlara vermezsem beni bitirirler” diyen bir çok zengin tanıyorum.

Metro’nun sahibi Galip beyin verdiği haraca karşı makbuz istemesi değil mi onu cezaevine gönderen…

Milletin kurbanlarını keseceğiz diye vekalet alıp kesmeyen, bir de o listeleri saklayan kişiler şimdi hakim önünde.

Bir öğrenci grubu için burs temin etmek için arkadaşlar arasında yaptığımız kısa görüşmeden 2 saat sonra beni arayan tanımadığım bir kişi

-Siz bursları toplayın Bize verin Biz gereğini yaparız

demişti.

Vermedik tabii

Ama

Bu baskılara maruz kaldık.

“DAEŞ’İ OBAMA KURDU. HILARRY YARDIM ETTİ”

Yazılar içinde tarafından yazıldı

Bu sözü hatırladınız mı?

“DAEŞ’İ OBAMA KURDU HILLARY YARDIM ETTİ”

Evet evet

ABD Başkanlığına aday olan emlak zengini  Donald Trumph‘a ait

Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olarak seçimlere girme hakkı kazanan Trumph, Kasım ayında Demokrat Parti’nin adayı Bill Clinton‘un karısı eski ABD Dışişleri Bakanı Hıllary Clinton‘a karşı ABD Başkanı olmak için yarışacak.

Adaylığı süresince özellikle Müslümanlara kin kusan bu adam belki de Abd Başkanı olacaktı.

Çok iyi bir seçim dönemi geçirmiş, zaten parası ve partisi var.

Olabilirdi.

ABD’nin şahinleri daha önce de olduğu gibi” BUSH’ları çok uyumlu gördük. Bize hiç itiraz etmediler. Ne istediysek yaptılar zaten 16 yıldır Demokratlar iktidarda, bir değişim iyi olur “ diyeceklerdi ki Trumph bu hatayı yaptı.

Obama ve Hıllary’nin Daeş’i kurduğunu söyleyiverdi.

Daeş ve diğer deniz aşırı politikalarının sahipleri “Bu adamla nasıl yürüyeceğiz. Ya gelecekte bizim oyunlarımızı da açık ederse” diye anında kesin dönüş yaptılar.

Trumph hata yaptığını farkettiği an yapacağı fazla bişey kalmamıştı

O da

“ŞAKA YAPTIM”

dedi

Bundan sonra ABD seçimlerinin sonucu ile ilgili akıl sahipleri ne yapacak ve nasıl hareket edecek bu belli değil.

Olanı size söyleyeyim.

Trumph tam zamanı diyerek çıkışını yaptı ve seçimleri garantileyeceğini düşünürken kulağı çekildi.

Hemen CIA ve gizli güçler “Tashih gerektiğini” kendisine iletince yapacağı bişey kalmamıştı

Başkanlığı kaybetmek yerine onlara güven vermek için kırk takla attı ve kamuoyunu da düzeltmek için “ŞAKA YAPTIM” demek zorunda kaldı.

Kayıtlara geçen, Topluluk önünde seçim propagandası sırasında söylenen bu sözler gerçekte bilinen şeyler.

Evet

DAEŞ’i ABD kurdu. Obama kurdu.

Kurulurken de Hıllary de Dışişleri Bakanı olarak Obama‘nın yanındaydı.

Kuruluş aşamasında ilk tohumları George W Bush’un attığını da biliyoruz.

Hedef Ortadoğu politikalarını uygulayabilmek için DAEŞ’e olan ihtiyaç

Yıllardır DAEŞ’e karşı savaşan koalisyon güçleri üç tane çapulcuyu bitiremiyor.

Neden?

Çünkü

DAEŞ bölgedeki eylemleriyle ABD ve İsrail politikalarına hizmet ediyor.

ABD, PYD konusunda neden ısrarla Türkiye’ye karşı çıkıyor.

Onlar bilmiyorlar mı PYD PKK’nın uzantısıdır.

Biliyorlar

Ama

Buradaki politikaların yürümesi için PYD’ye ihtiyaç var.

Onun için Telabyad‘ı tek kurşun atmadan DAEŞ, PYD‘ye teslim etti. Münbiç de aynı akibete doğru gidiyor.

PYD ABD’lilerin apoletlerini dahi kullanma özgürlüğünde…

Onlar da ABD’nin kendilerini desteklediğinin farkında

Önemli olan  bu ilişki bu oyun nerede bozulacak.

ABD, 15 Temmuz sonrası milletin sokaklara çıkmasından korktu.

Zaten zayıf olan ABD sevimliliği negatife inince kara kara düşünmeye başladılar.

Fethullah’ı bile verebilirler.

Bıden‘in Kerry yerine Ankara’ya gelecek olması da bunu destekler.

Göreceğiz.

Ama

Unutmayın

Saddam da ABD ajanıydı.

Başkaldırdı. “BEN ARTIK DOLARLA DEĞİL EURO İLE PETROL SATACAĞIM” dediği gün defteri dürüldü.

30 yıla yakın çevresini kuşatan ABD ajanı kişiler daha sonra DAEŞ‘in nüvesini teikil etti.

DAEŞ kurulurken 700 CIA ajanı Saddam’ı kuşatan ABD’li satılmışları bir araya getirilmişti. Saddam’ın çevresini kuşatan ABD’ye satılmış Iraklılar  Türkiye’deki Fetöcü üniformalı katiller gibi, ABD emellerine hizmet ediyor. DAEŞ daha uzun süre ABD politikalarına hizmet edecektir.

 

Bu sese kulak verin!

Yazılar içinde tarafından yazıldı

 

15 Temmuz Kalkışması ile yeni yeni haberler geliyor.

Bizim medyamız bol bol cep telefonu görüntüsü yayınlıyor.

Derin analiz ve bilgi maalesef yok.

Bir de bu darbenin gününün 5 Mayıs olduğu ortaya çıktı.

Düşünün

5 Mayıs’ta biz Başbakan Ahmet Davutoğlu‘nu istifaya zorlamış 23 Mayıs’a kadar vekaleten yönetilmiştik.

O günlerde bu kalkışma olsaydı halimiz ne olurdu.

Allah korudu.

Prof.Dr. Ata ATUN

Bir bilim adamı.

Kendisini Serdar Denktaş’ın yanında siyaset yaparken tanımıştım.

Kıbrıs ile yatıp kalkan, derdi KKTC olan bir muhteşem şahsiyyet.
Türkiye’deki kalkışma ile ilgili çok enteresan bir bilgiye ulaşmış ve bunu sitesinde yayınlamış

www.hitittv.com sitesinin izniyle  bu yazıyı ittilanıza sunuyorum.
Dün yabancı basında Türkiye ve KKTC ile ilgili haberleri karıştırırken çok ilginç bir yazıya rast geldim. Yazının orijinali Fransızca yazılmış. Yazarı da Hannibal Genseric.
Yazı La Cause du Peuple’de 27 Temmuz günü yayınlanmış. Yazının orijinal başlığı “Comment Poutine a fait « échec et mat » au coup d’état d’Obama en Turquie” ve yayın adresi de https://fr.sott.net/article/28679-Comment-Poutine-a-fait-echec-et-mat-au-coup-d-etat-d-Obama-en-Turquie.
Söz konusu yazının İngilizce çevirisinin başlığı “How Putin was “checkmate” the coup Obama stated in Turkey” ve Türkçe çevirisinin başlığı da “Obama’nın Türkiye’de yaptırdığı darbeyi Putin nasıl Şah-Mat etti”.

Yazının içeriği çok ilginç. Bu nedenle de önce yazarın kim olduğunu, yazdıklarının komplo teorisi mi yoksa araştırmaya dayalı gerçekleri mi yansıttığını araştırdım. Hannibal Genseric Fransız bir Matematikçi ve Bilgisayar Mühendisi. Yani kafası somut analizler yapan bir yapıya sahip. Fransa da yaşayan ünlü bir araştırmacı ve yazar. Araştırma ve yazı alanı Uluslararası ilişkiler ile dünya politikası. Çok çarpıcı bulguları var. Mesela yazılarından bir tanesinde “Genetikçiler atalarımızın Araplar olduğunu söylüyor. Le Pen ve Claude Gueant’de Arap kökenli” diyor, kanıtları ile birlikte. Jean-Marie Le Pen (baba) ve Marine Le Pen (kızı) Fransa’nın en aşırı sağcı siyasi parti olan Ulusal Cephe’nin eski ve yeni liderleri.
Hannibal’ın söz konusu yazısında 15 Temmuz darbesi ile ilgili bugüne değin duymadığımız ve Türk basınına yansımamış bilgiler var.
15 Temmuz Darbesi’nin Amerikan Ordusu ve NATO tarafından organize edildiğini, planlayıcılarının da CIA, MI6 ve Mossad olduğunu ve sonucunun da Türkiye’yi Anglo-Siyonist Eksen’den (Anglo-Sionist Axis-ASA) uzaklaştıracağını ve Şangay İşbirliği Organizasyonu’na (Shanghai Cooperation Organization-SCO) veya da Gelişmekte Olan Ülkeler Grubu olarak tanımlanan BRICS’e (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) yaklaştıracağını belirtmekte.
Yazıda özetle dikkat çeken bölümler şunlar:
KGB’nin çok iyi çalıştı ve 15 Temmuz Darbesi ile ilgili bilgileri Rus Başkan Vladimir Putin’e çok önceden iletti. Rusya, Türkiye Hükümetini haberdar etmek için detaylı bilgi topladı ve darbecilerin kullanacakları silahlara karşı bir koruma sistemi oluşturdu.
İncirlik Üssü’nden yöneltilen bu boyuttaki bir darbenin fiyasko ile sonuçlanmasının nedeni Rusya’nın iki tarafa da çalışan ajanları ekarte etmiş olmasıdır. Bu darbede İncirlik Üssü”ndeki yüksek rütbeli subayların kullanılması çok aptalca oldu. Bu hata darbenin CIA tarafından yapıldığını ortaya çıkardı.
Batı güçleri Erdoğan başta olduğu müddetçe, Yeni Dünya Düzeni (New World Order-NWO) projesinin hedefi olan Dünya Devleti’ni kurmanın mümkün olmayacağını artık anlamışlardı. Erdoğan’ın Orta Asya Türk Devletleri ve bir kısım Orta Doğu ülkeleri ile güçlü bir blok kuracağını anladılar ve bu darbeyi planladılar.
Kremlin, Türkiye’nin NATO ve AB ile arasının bozulduğunu biliyordu. Başarısız bir darbenin Türkiye’yi Rusya’ya yakınlaştıracağını hesaplayıp, darbe süresince Türkiye Hükümetine yardım etti.
Rusya, Suriye, İran ve Batı ülkeleri darbe yapılacağını biliyorlardı. Darbe günü Batı dünyası İstanbul ve Ankara’ya canlı yayınla bağlanmış, CNN’in ünlü sunucusu Christiane Amanpour ise darbeden 2 gün evvel tüm kamera ve yayın ekibi ile Türkiye’ye gelmişti, darbe günü canlı yayın yapabilmek için.
Putin, danışmanı Alexander Dugin’i, Türkleri darbe konusunda uyarması için, Ankara’ya çok gizli bir şekilde gönderdi. Dugin Türk Hükümetine uzun bir darbeciler listesi verdi.
Darbecilere “karşı darbe” yapılması” bir ay önceden bazı darbecilerin kimliklerinin öğrenilmesi ile başlatıldı. Türk hükümeti 2 bin Türk askerinin (hava ve deniz) tutuklanması için savcıya talimat verdi. Mahkemeler bu talebi reddetti. Feto’cu yargıçlar darbeci generallere bir şeylerin olduğu haberini ilettiler. Bu şekilde, darbe öne alınmak zorunda kalındı.
24 saat susan Amerikan ve Batı medyası, darbenin başarısız olacağını anlayınca, tipik yanıltıcı propaganda ile ortaya çıktı. Madem Erdoğan’ın uçağını F-16’lar gördü niye vurmadılar; çünkü, darbe Erdoğan’ın “Sahte Darbesi”ydi de ondan demeye başladılar.
Gerçek ise çok farklıydı.
Türk F-16’larının peşinde 7 Rus uçağı ve iki S400 füze sistemi de üzerlerine kilitlenmişti. F-16 pilotlarına ihtar edildi: “Erdoğan’ın uçağına en ufak bir atış yaptığınız takdirde yok edileceksiniz.” Bu sebeple, Türk jetleri Erdoğan’ın uçağına ateş edemedi.
İncirlik ABD Üssünden 42 helikopterin yok olması ilk anlarda izah edilemedi. Sonradan öğrenildi ki, bu helikopterler Türkiye’yi işgal edecek güçlere katılmışlardı. Bu nedenle Türk hükümeti İncirlik üssünü 2500 polisle kuşatmış, elektriğini kesmis ve Amerika’ya “Ne yaptığınızı biliyoruz, Askerlerinizi bu yüzden güvenceye aldık.” Mesajını iletti. Bunun üzerine, Obama işgal güçleri armadasını (bir çok ulustan oluşan ordu) durdurdu…..

Söz konusu yazının boyutu benim yazdıklarımın neredeyse 3 misli kadar. Sedece önemli gördüğüm yerleri size aktarabildim. 15 Temmuz darbesinin arkasından bilinen ve bilinmeyen birçok neden, etken ve organizatör var anlaşılan. Kesin olan şu ki, Batı artık Türkiye’den ve Türkiye’nin potansiyelinden çok korkuyor…

Evet.

Söyleyecek fazla söz yok.

Rusya’nın bile haberinin olduğu, tedbir aldığı, uyardığı bir darbeden bizim Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızın haberi yok.

Rusya 7 tane uçağını korsan F-16 ların arkasına koyuyor ve ‘ATEŞDERSENİZ VURURUZ’ tehdidi yapıyor.

ve biz bunu batılı  Fransızca bir yazıdan öğreniyoruz.

Türkiye basınından öğrendiğimiz ‘YAKITLARI BİTTİĞİ İÇİN’

Batı basınından öğrendiğimiz ise bu…

Bizi Allah gerçekten korumuş

Bedir Aslanlarını nasıl koruduysa, Çanakkale’de nasıl koruduysa Kıbrıs’ta nasıl koruduysa

Gerçekten…

Meydanlar

Yazılar içinde tarafından yazıldı

Bazı dostlar kinayeten, bazıları da yekten yüzüme söyledi.

‘SENİ MEYDANLARDA GÖREMİYORUZ’

Beni bilenler bilir.

Yazılarımı okuyanlar nasıl bir yetişme tarzım olduğunu anlar.

İlkelerim ve ülkülerim ile ilgili de bilgi sahibidirler.

Ben meydanlarda varım.

Demokrasi mücadelesinde ben de oralara gidiyorum.

Ama

Başkaları gibi oraya gidişimi resimleyip sosyal medya hesaplarından paylaşmayı sevmiyorum.

Bu bana mürailik gibi geliyor.

Bazıları meydanlarda oluşunu birilerinin gözüne sokmaya çalışıyor.

Ben buna karşıyım.

Bizi gecenin zifir karanlığında bile gören, duyan biri var. Yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı yazan birileri var.

Madem  böyle bir saldırıya muhatap olduk. İlk ve son defa  Belediye sarayı önündeki fotoğrafımı yayınlıyorum.

Tarihe not düşmek için

Mevlayı kandırmak için değil.

Mevzu kapanmıştır.

Mesele maydanlara geldiğine göre izlenimlerimle ilgili bir kaç notu kaydetmek isterim.

Meydanlardaki kardeşlerimiz bayrağımıza yeterli saygıyı göstermiyor.

Bayrağımızın üstüne oturan, toplantı bittikten sonra elindeki bayrağı bir kenara atan, yemek masası olarak kullanan insanlar görüyorum.

Bu orada bulunma şuurumuza ters bir eylemdir.

Meydanlarda bulunan bir çok kişinin oradaki ikramlar dolayısıyle meydanlara geldiğini, okunan kur’anı dinlemek, kürsüdeki hatibi dinlemek gibi bir meselesi olmadığını gördüm. Bu da bir başka şuur erozyonudur.

Otobüslerin bedava olması da trafikte büyük kargaşayı beraberinde getirmektedir.

Bedava hizmetler ve meydanlarda yapılan ikramların da bir maliyeti var. Bunlar bugün içinde bulunduğumuz gazla çok gözümüze batmıyor ama bunun ekonomik bir maliyetinin olduğunu unutmayalım. 15 gündür ceplerine para girmeyen  Halk Otobüslerinin sahip ve şoförlerine acıyorum. İta amirleri İETT olduğu için seslerini çıkaramıyorlar ama  unutmayalım en büyük hak kul hakkıdır. 

Selam ve Dua ile

Gözden kaçanlar. kaçırmamız gerekenler

Yazılar içinde tarafından yazıldı

Bugün 27 Temmuz

Meşum gecenin üzerinden 11 gece geçti.

Devlet bütün kurum ve kurullarıyla iz üstünde yapması gerekenleri yapıyor.

PKK için çıkardığımız ” ETKİN PİŞMANLIK YASASI” Fetöcülere de yaradı.

Hepsi bülbül gibi konuşuyorlar.

Kısa sürede öğrenemeyeceğimiz bir çok mesele ve bilgi bu sayede önümüze kondu.

İnşallah

Dilerim ki en kısa sürede yasalar içinde bu teröristleri yargılar ve gereken cezayı  adil Türk mahkemeleri verir.

Malum

Mahkemeler “TÜRK MİLLETİ ADINA” kararlarını verir.

Gözden kaçmasın.

Bu yazıda  Gözden kaçanlar ve kaçırmamamız gerekenleri huzurunuza getirmek istiyorum.

İstihbarat zaafı var mı?

Evet

Üç gün önce emirleri. planları alan ve talimatlanan onca terörist askerden MİT kalkışma günü saat 16.00 da haberi oluyor.

Üstelik

‘MİT’e baskın yapılacak, Hakan Fidan teslim alınacak’

diye istihbarata ulaşılıyor.

Böyle bir durumda hemen kırmızı alarm verilir, izinler iptal edilir ve sıkıntı bertaraf edilir.

olması gereken bu

Ama

Hava Kuvvetleri komutanı düğünde…

Deniz Kuvvetleri Komutanı ortalarda yok.

Genelkurmay Başkanı ve ikinci başkanı derdest ediliyor.

Bundan önce de İkinci Başkan birliklerde dikkat çeken bişey var mı? diye birliklere gidiyor ve dönüş raporu ‘ASAYİŞ BERKEMAL’

Bundan iki saat sonra  Genelkurmay Başkanı emireri ve özel kalem müdürü tarafından derdest ediliyor.

Komutanlar götürüldükleri Akıncı üssünden kalkışmacı askerlerin kullandığı bir helikopter ile dönüyor.

Başkomutan bildiği pilota hareket etmeden önce ‘KİMDEN YANASINIZ?’ diye sorarken, Genelkurmay Başkanı kalkışmacı Dişli ile kalkışmacı pilotun kullandığı Helikopterle dönüyor.

Çiğli’den kalkan ‘CUMHURBAŞKANINI DERDEST EDİP ÖLÜ VEYA DİRİ ANKARA’YA GETİRME‘göreviyle harekete geçen seçilmiş askerleri Marmaris’e götüren helikopterin pilotu ‘CUMHURBAŞKANININ HELİKOPTERİNİ GÖRDÜM VE TANIDIM. AMA YANIMDAKİ KOMUTANA SÖYLEMEDİM’ diyor.

İstanbulun üstünde sabaha karşı supersonic patlamalar yaparak dolaşan F-16 pilotuna  ‘KÖPRÜYÜ BOMBALA’ talimatı veriliyor.

Pilot bombalıyor ama Alibeyköy barajı’nı

Silahlarını Alibeyköy barajına boşaltıp üssüne dönüyor.

Yani

Henüz bulutlar dağılmadı.

Böyle bir kalkışmada  Kazanırsan ‘KAHRAMAN’ kaybederse hain olacağını bilenlar yanında ‘kazanırsam varım, kaybedersek kendimi gizlerim‘diyen kişiler de var.

İnanıyorum ki hala kendini gizlemeyi başarmış ölü hücreler de var.  

Bugün yapılacak erkene alınmış YÜKSEK ASKERİ ŞURA toplantıları sonunda  işin seyrinin nereye gittiğini daha iyi anlayacağız.

Çarşamba günü Büyükada’ya gittim.

Oraya gelen 19 karanlık kişinin o gece kaldığı ve toplantı odasında sürekli TV açık toplantı yaptıkları yeri izledim.

O otele 15.07 günü giriş yapan çoğu ABD’li  19 kişinin 17.07 ve 19.07 günleri otelden ayrıldığını öğreniyorum.

CIA‘nın FETÖ‘den sorumlu elemanı Henri Barkey sabah 04.50’de  kalkışmanın başarısız olması üzerine otelden ayrılıyor.

Barkey bir de giderken otel resepsiyonuna üzerinde ‘pensilvanya’ yazan bir çan hediye bırakıyor.

Ne demekse

Hala bu kalkışmanın ABD işi olmadığını söyleyenler bunları düşünsün.

Dün gece CNNTÜRK’te konuşan emekli komutanlar  Bu kalkışmanın bir merkezi olmalı. Bu neresi belli değil diyorlardı.

Bence  Bu kalkışmanın merkezi Büyükada’daki bu otelmiş.

Hatta Barkey gündüz Türkiye’den Mensur Akgün‘ün katıldığı Mısırlı Almanyalı bazı gazeteci kimlikli kişilerle toplantı da yapmış.

Mensur hoca  ‘DARBE KONUŞULMADI’ diyor.

Neye yarar.

Oraya davet edilmiş olman bizim için ölçüdür.

Biden de geldiğinde Can Dündar ve avanesini toplantıya çağırmıştı. Hatta onlara göstermelik iltifat etmişti.

Ey Türk milleti!

*Çıktığınız meydanlardan bazı gerçekleri öğrenerek ayrılmalısınız.

*Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur olamaz.

*Düşmana karşı tavır almak önce onu tanımaktan geçer.

*İçinizdeki sizden olmayan insanlara çok dikkat edin.

*Kimliği ne olursa olsun Ülküleri var mı? İlkeleri var mı? Türkiye’den yana mı? diye kişileri beyninizde şifreleyin.

Yoksa bu meydanlarda bulunmanın geleceği taşınan bir faydası olmaz.

Bu habere dikkat ! Rusya açıklıyor

Yazılar içinde tarafından yazıldı

Rus Federal Meclisi’nin alt kanadı Duma Eğitim Komisyonu Başkanı Vyaçeslav Nikonov, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in iadesine ilişkin açıklamada bulundu.

Rus Federal Meclisi’nin alt kanadı Duma Eğitim Komisyonu Başkanı Vyaçeslav Nikonov, Fetullah Gülen’in “ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) için çalıştığını savunarak ABD’nin Gülen’i Türkiye’ye iade etmeyeceğini” söyledi.

Darbe girişiminin tartışıldığı Rus devlet televizyonu Rossiya 1’deki bir programda konuşan Nikonov, “Bu darbe girişiminde Amerikan izi var. Gülen’in CIA için çalıştığını ve çalışmaya devam ettiğini herkes epey zamandır biliyor. Gülen’i iade etmeyecekler” dedi.

Bu kalkışmanın ardında ABD var

Yazılar içinde tarafından yazıldı

15 Temmuz kalkışma girişinin üzerinden 10 gün geçti.

OHAL ilan ettik.

Adliyeler ve polis 24 saat dur durak bilmeden çalışıyor.

PKK’lılar için çıkardığımız “ETKİN PİŞMANLIK YASASI” şimdi Fetöcü teröristlere yaradı.

İtirafçı olan bir çoğu sayesinde daha hızlı mesafeler aldık.

Ancak;

Aradan geçen bunca zamana rağmen hiç bir yetkili ağız Bu kalkışmanın ardında ABD var. diyemiyor.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Sosyal Güvenlik Bakanı Taşlıtarla’lı  ‘Kör Hasan’ lakaplı Hasan Soylu’nun oğlu Süleyman Soylu dışında  kimse direk bişey söylemiyor.

Siyaseten bazı şeyleri söylemekte zorlanabilirsiniz

Ama

Mesajlarınız sizin söylemek isteyip te söyleyemediklerinizin başkaları tarafından seslendirilmesini mümkün kılabilir.

Birinci geceyi saymazsak 9 gecedir milyonlar meydanlarda

Burada her tür vatan evladı var.

Onlara hitap eden hatipler de var.

Buralarda siyasetçilerin diplomasi gereği yaptığı gibi Fetö’yü hedef tahtasına koymak yerine  insanımıza kulaktan kulağa ABD olgusu işlenmelidir.

Neye yarayacak? diyenleri duyar gibiyim

Şuna yarayacak

Meydanlara çıkan milyonlar Fetö’nün bu kadar güçlü olmadığını, güçlü ülkeler tarafından kullanıldığını anlayacak.

ABD’de buradaki  oluşumu görünce Türkiye’yi ve Türk insanını kaybettiğini anlayacak.

İşte

Yeni Şafak gazetesi manşetten vermiş

Darbeyi yöneten ABD’nin Afganistan’daki ISAF komutanı.

Yerli işbirlikçilerin içinde  bazı hayalperestler de var.

Tabii Ferö Terör örgütü de var.

Bir de 2 milyar dolar para dağıtmışlar.

Demekki para için bu operasyonun içinde yer alan bedbahtlar da var.

Zaman geçirmeden, meydanların dinanizmi kaybolmadan  bu kalkışmanın ardında ABD dinamik güçlerinin olduğu işlenmeli ve Türk insanı gerçek düşmanlığın nereden geldiğini anlamalıdır.

Başarılı olsalardı ne olacaktı?

1979 İran gibi Fetö Humeyni’nin yerini alacak ve ülkeye gelecekti

Ama

Türkiye ABD’nin güdümünde bir ülke olacaktı. Bunca badirenin hedefi bu

Bakın

2002 seçimlerinde ABD dinamik güçleri destekleyerek Ak Parti’yi tek başına iktidar yaptı.

2007 seçimlerine gelindiğinde ABD çizgisinden çıkan bir Türkiye  ABD’yi rahatsız etmeye başladı.

E-Muhtıra o zaman geldi.

Karşılıklı restleşmeler 2011 seçimlerine kadar sürdü.

Orada artık bağlar koptu.

ABD’nin neoconları  “Türkiye’nin hizaya çekilmesini” seslendirmeye başladılar.

Yine ABD’nin dinamik güçleri devreye girdi. Türk silahlı kuvvetlerimizin gözbebeği seçkin askerlerimiz, komutanlarımız Ergenekon bahanesiyle, Balyoz darbe planı bahanesiyle  budandı.

Türkiye Cumhuriyetinin 26. Genelkurmay Başkanı “TERÖRÖRGÜTÜ BAŞI OLMAK VE KURMAKTAN” gözatına alındı. ve 3.5 sene içerde tutuldu.

Ergenekon Balyoz gibi dosyalarda gerçekler ortaya çıkmaya başlayınca bu defa  önce MİT darbesi ardından 17- 25 aralık ile kalkışmaya yeltendiler.

Hedef tekti.

Türkiye’yi hizaya getirmek.

DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR” diyen ses artık çok oluyordu.

BOB Eşbaşkanı iken Beşşar Esad’ı kontrol etmesi istenen Erdoğan şimdi kendisine kafa tutuyordu.

Bu kabul edilemezdi.

ABD son kozunu oynadı ve kaybetti.

Bundan sonra halkımıza Fetö’yü hedef göstermek yerine arkasında ABD olduğunu, 40 yıllık yapılanmanın ürünü güçlerle bu kalkışmayı yaptığı ve yaptırdığını milletimize anlatalım. 

Türk’e Türk’ten başka dost olmadığını işleyelim.

Köşeleri işgal edenler, Tv ekranlarında ahkam kesenler gözünüzü bu gerçeğe çevirin.

Türklük Gurur ve Şuuru İslam Ahlak ve Fazileti sözünü ilk defa Alparslan Türkeş‘ten duymuştum.

Meydanlar tam bu şuura uygun davranıyor.

Yakıp yıkan yok.

Tarumar eden yok.

Devlet malına zarar veren yok.

Bayrağıyla Kur’anıyla meydanlara çıkan milletimiz çok özel mesajlar da verdi.

Bir de Pazar günü CHP’nin yaptığı göstermelik mitinge bakın.

Gelenlerin eline tabelalar tutuşturuluyor.

Meydana gelenler de ” KATİL AKP” diye bağırıyor.

Türkiye’nin en eski partisi var olma gerekçesi olan demokrasiyi kavrayamamış

O sloganları atanlar diğer meydanları gözleselerdi.

O meydanlarda kim MHP’li kim Ak Partili o bile farkedilmiyor.

CHP bir kerre daha sınıfta kaldı. Bir kerre daha geçmişine leke sürdü.

Ben böyle düşünüyor ve böyle diyorum.

Fetö Terör Çetesi’nin kumpas kasetleriyle genel başkan olan birinden fazlasını beklemek te safdillik…

Rabbime emanet olun.

Unutmayın PKK’yı koruyup kollayan, Daeş’i kuran üstümüze salan ABD’dir.

Amacı bizi hizaya çekmektir.

Türk milleti canı pahasına baş eğmemiştir. Eğmeyecektir.

Meydanlarda okunan Kur’anlar hatimler beni çok duygulandırdı.

İnşallah

Rabbim alemi islamın tek ümidi Türkiye’ye yardım edecek, onu koruyup kollayacaktır.

Buna inanıyorum. 

Bu İstiklal savaşıdır

Yazılar içinde tarafından yazıldı

Bir süredir yazı yazmıyordum.

İçimden gelmiyordu.

Dostlar

“Abi hastamısın bir sorun mu var? Ne oldu da yazmıyorsun? “ diye sorup soruşturdular.

Hepsine teşekkür ederim.

Rabbime hamdüsenalar olsun.

Şikayetim yok.

Rabbimin verdiği nimetlerden biri olan nefesi alıp verebiliyorum.

Gelelim gündeme

Son da söyleyeceğimi başata söyleyeyim.

Doğu Perinçek ile aynı noktaya geleceğim hiç hayal edemediğim bişeydi.

Ama

Dünün Mao’cusu,Öcalan’ı Suriye’de ziyaret eden, Bugünün Vatan Partisi Genel Başkanı hepinizin bildiği Doğu Periçek

Eğin’li Sadık Perinçek’in oğlu

İlk defa kalkışma girişiminin ABD operasyonu olduğunu söyledi.

Kalkışma girişiminden 3 gün önce Kanal 12 TV’sinde  ‘Sesli Düşünceler’ programına katıldım.

Orada PKK’nın Türkiye’ye karşı savaş aracının olduğunu, bugün onun yerine Daeş’i koyduğunu söyledim.

PKK’yı Terörist listesine almak zorunda kalınca Daeş’i kurduğunu söyledim.

Son cümlem de

‘Her firavunun bir Musa’sı vardır. İyi ile kötünün savaşı kıyamete kadar sürecek’ idi.

Bunu unutmadan 15 Temmuz’u tahlile başlayalım.

Bu kalkışma ‘Ben darbe demiyorum’ bugünün ürünü değildir.

Önce Gezi ile, sonra MİT Müsteşarına komplo, ameliyat sırasında günün Başbakanına ameliyat masasında bırakacak komplo, ardından 17-25 aralık…

Bunların hepsi ABD’nin ülkemiz içindeki ve dışındaki dinamik güçleriyle Recep Tayyip Erdoğan’a karşı kurmaya çalıştığı komplolardı.

Zor da olsa bunlar defedildi.

Arka planları da sade vatandaş tarafından çok bilinmedi.

Son hadise artık meseleleri çözen vatandaşlarımız, necip Türk milleti çok çabuk tepki verdi ve Milletin zaferi ile sonuçlandı. 

Bu kalkışma girişimi ile yapılmak istenen ‘Mısır modeli Türkiye’ idi.

Unutmayın darbeci Sisi’yi seçen irade Muhammet Mursi idi.

İlmek ilmek örülen kalkışma girişimi iyi planlanmıştı.

Önce GenelKurmay Başkanı ve diğer komutanlar ikna edilecek,yoksa derdest edilecekti.

Cumhurun başı ve Başkomutan tatilde olduğu Marmaris’te baskına uğrayacak ve ölü veya diri Ankara’ya getirilecekti.

Başbakan ve Bakanlar teker teker derdest edilecekti.

Herkesin bir görevi vardı.

Korku salacak olan uçak patlamaları ve bir kaç silahlı saldırı halkı sindirir diye düşündüler.

Halka ateş açmaları önce korkutmak, korku salmak içindi.

İş çığırından çıkınca, Milletin umulmayan direnişi karşısında sapıttılar.

Ondan sonraki silahlı saldırılar artık cinnet meselesidir.

Bir an için düşünün.

21:00 de komutanlar derdest edilse, 21.30’da Cumhurbaşkanı alınsa Başbakan ve Bakanlar gece 02:00 ye kadar toplanabilseydi. 03:00 te

“Darbe yaptık “diye ortaya çıkmak plana göre mükemmel olacaktı.

Bunun için de ellerinde 1960 darbesi vardı.

Örnek olarak onu uyguladılar.

Farkedemedikleri ise Millet o günkü millet değildi.

Cumhurbaşkanının odasına kadar saldıran, havada uçağını taciz etmeye çalışan Külliye’ye saldıran Başbakanın konvoyuna saldırma cesareti bulan bu bedbahtlar Milletin şamarını yiyince tarih yeniden yazıldı.

Şimdi;

Bu 12 saatte bitirilen bir İstiklal Savaşıdır.

Bu İstiklal Savaşı öncekilerden daha değerlidir.

Kimse bu gerçeği küçültmeye çalışmasın

Bundan sonra ne olacak?

40 yıla yakın PKK aracılığıyla yakın zamanda da Daeş ile Türkiye’ye ve İslama saldıran ABD dinamik güçleri 15 temmuz olayıyla  son hamlesini yapmıştır ve mağlup olmuştur.

Bundan sonra da yine saldırılar sürecektir.

Bir başka önemli olay ise ABD’nin bundan sonra uluslar arası alanda diplomatik olarak Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışacaktır.

Standard &Poors hemen Türkiye’nin notunu kırdı. Fransız bakanın dilinden dillendirilen  Nato’dan çıkarılma dahil her türlü pisliğe hazır olun.

Millet şuuru bizi zafere götürecektir.

Yeter ki resmin büyüğünü görelim ve ona göre tavır alalım.

 

 

1 3 4 5 6 7 10
yukarı git